SÜLEYMAN GÜVERCİN(Deli Süleyman)KİMDİR VE EFSANELERİ
EVİN YANACAK
Geçtiğimiz günlerde bir sohbet ortamında tanımadığım ama simaları tanıdık gelen bir kaç kişi ile dereden-tepeden sohbet ediyorduk.Sohbet ettğim kişilerin Bozkır/Karabayır köyünden olduğunu öğrendim ve kendimi tanıtıp Dedem köylü olduğumu söyleyince içlerinden birisi ‘demek sen şükürlü Sülüman dayının köyündensin haaa!’dedi.
Amca şükürlü Sülüman kim? Bilemedim deyince,’’Yahu sizin köylü hani biraz şişmanca birisi üzerinde bir palto,yartık-sökük kıyafeti olan gariban birisiydi,köyümüze geldiğinde bizim eve uğrardı babam ona bir sofra kordu ve bu amca yemek yerken her lokmasında bismillah der başlar ve lokmasını yutunca şükür derdi.Bu duasını her lokmada yapınca dikkatimi çekerdi,bende soytarılık olsun diye laf karıştırırdım hava sıcak ise mağsuz hava amada soğuk Sülüman amca derdim o da ‘’sus len,şükür et’’derdi,kısacası niye acizlensek o şükürlü olun derdi.bundan dolayı bizler ona hep şükürlü dayı filan derdik deyince zaten o bahsettiği şahsın kim olduğunu anında anlamıştım.Tabiki Deli Sülüman lakaplı Süleyman GÜVERCİN’in ta kendisiydi.
Dedim ki,Dayı o Zat’ı muhterem Merhum Süleyman amca bildim,bizler o na deli Sülüman derdik deyinc, adam ya valla ilk zamanlar o adamı bizde deli zanneder eğlenceye alırdık,ama adam ne delisi yahu adam tam bir veli aslında dedi ve köylerindeki yaşanan ilginç bir hadiseyi anlattı.
EVİN YANACAK….!
Bu Sülüman amca köyümüze her mevsim gelirdi,köyümüzde oda diye tabir edilen bir misafir hanede birkaç gün kalır sessiz sedasız döner giderdi, Bu bahsettiğim Sülüman amca üzerindeki kıyafetler evet yartık –sökük,eski –püsküydü ama tertemizdi.Yani temizliğine özen gösterirdi.
Bu Zat bir köyden başka bir yer veya köye gideceğinde üst-baş temizliğini yapar öyle gidermiş.Gerçekten de bizim köye geldiğinde de her iki üç günde sabahın alaca karanlığında köyün kenar bir mahalindeki bir çeşmeye gider üzerindeki ve o çeşmede yıkanırmış.Yine gönlerden bir gün ve havanında soğuk olduğu bir vakitte yıkanma ihtiyacı için o bahsettğimiz köy kenarındaki çeşmeye varmış ve üzerindeki kıyafetleri çıkarıp buz gibi suda banyo yapmaya başlamış,bunu gören birisi ‘ulen dur sen şu deliye bir şaka yapayım bakıyım ne yapacak diyerek Sülüman amcanın kıyafetlerini habersizce alıp başka bir yere saklamış ve uzak mesafeden takip etmeye başlamış.Sülüman amca banyosunu bitirince bir kakıyor elbiseleri yok,bir müddet elini alnına dayamış ve yerinden kalkıp elli –yüz metre uzakta saklanmış elbiselerini bulmuş,oysa ki , Sülüman amca banyosunu yapınca sessiz sedasız köyüne dönecekmiş.Neyse üzerine elbiselerini giymiş tekrar ayrılmak üzere olduğu K.Bayır köyüne yönünü dönüp istikamet almış.Bunu gören sözde şaka yapan şahıs köyümüze tekrar dönüyor, dur bayım ne yapacak ben ondan önce varıp ortamı dinleyim der.ve sülüman amcadan önce köye gelir ve kahvede sıcak sobanın yanına oturur.Bir müddet sonra Sülüman amca da kahveye girer ve hiç sağa sola bakmadan doğru o sözde şaka yapan kişinin yanına varır,kulağına eğilir ve ‘’Senin evin yanacak’’ der.ve sessizce köyden ayrılır,
Adam ,’’ya iştedeli saçması’’der.Der demesini ama tam iki ay sonra adamın evi sebebi belli olmayan bir nedenle yanır.Adamın hemen sülüman amcanın deiği aklına gelir,hata taptığını anlar ve derhal sülüman amcayı bulma ve helallik alma peşine düşer.Hülasa Adam Dedemli köyüne gelip Sülüman amcayı bulur ve ‘Ne olur ben affet,Hakkını helal eyle..!’’ der.Süleyman amcada ona der ki tamam ama senin evin bir daha yanacak ,az yanacak’’ Haydi Allah Affetsin’’ der.Adan köyüne döner ve yine tam iki ay sonra yine yangın çıkar az hasarla atlatır.
HASAN
BİLGİLİ ‘NİN SEYRÜNDEN DELİ SÜLEYMAN EFSANESİ
DELİ SÜLÜMAN (Deli Süleyman)..Süleyman GÜVERCİN
Deli Sülüman diye bir zat’ın adını sık sık duyardım fakat
kimdir nasıl birisidir hiç bilmezdim,zira kendisi kasabamıza biraz uzak
mesafemizde olan Çaddere mahallemizde olduğu için…
Günlerden bir gün kasabamıza geldiğinde gördüm.
Halkımız bu kişiye kasabamız şiyvesi ile Deli Sülüman
derlerdi ve bu söylem karşısında bende gerçekten deli deli sanıp zararlı bir
insan gözü ile bakardım ama kendisini yakından tanıyınca deli vasıflı andırılan
bu zatı muhtereme veli gözü ile bakınca onun gerçek bir veli olduğunu anlamak
mümkündü.
Kasabamızdaki evleri bizim ev ile duvar duvara yakın olmasından
dolayı kendileri hakkında bir çok ayrıntı hakkında bilgi sahibi oldum…
Kasabamızda evimizin önünden geçerken gördüm, o evinde pek
fazla kalmazdı nerde yer ,nerede içer nerde yatıp kalkar hiç belli olmazdı orta
boylu,açık alınlı kısmen sarışın ,sağlam yapılı gözlerinin içinde devamlı bir
gülümseme hali ince ve sivri burunlu tebessümlü bir sima fazla konuşmayan hele
de dedikodulara hiç bulaşmayan,giyim-kuşamına pek özen göstermeyip devamlı
olarak çul ceket,çul şalvar giyinip ceketini ise genellikle koltuğuna kıstırılı
olarak taşırdı.pantolonunun bir paçasını sığar,gömleğinin de çaprazlamasına bir
kolunu sığardı..örneğin şalvarının sağ paçası sığalı olursa gömleğinin de
sol kolu sığalı olurdu.
temizliğine çok dikkat eder soğuk kış günü dahi olsa kasabamızın
eteğinde bulunan Göksu deresine iner derede yıkanırdı,.namazlarını hiç ihmal
etmez,kendisine ikram edilen her bir lokma yiyecek için defalarca besmele çeker
dua eder ve öyle yerdi..kendisi çok şakacı olup bizler eğlence olsun diye onun
karşısına geçer koyun takliti yapardım meee diye sülüman amcada bizlerde” lan
ceneliciii…!”
(canalıcı ) der ve “ulan sizler benim oğlağımmısınız da
melersiniz “ derdi…
insani bir yapısı olup ev yaptıran kişilere elinden geldiği kadar
işçilik yardımı yapar para verirlerse alırdı vermezlerse asla istemez di sadece
amacı karnının doymasına şükrederdi,hatta bir seferinde bir ev yapımına yardım
esnasında Mehmet Yıldız adında bir genç ve deli kanlı birisinin büyükçe bir
taşı yuvarlayarak götürmesini görünce Sülüman amca “ ihi ulan bakın bakın bu
adam kaya şoförü olmuş kayayı sürüyor” demiş ve o şahsa halk arasında kaya
şoförü denmesine sebep olmuş..
yine başka bir kişini konuşması içerisinde sıkça “takdiri ilahi “
demesi üzerine ona da “sende takdir diye diye takdir oldun” dediği için o şahsa
da takdir lakabı olmuş
ayrıca Kıllı Tıs-Tomas oğlu Bahusus dediği kişilerde o lakaplarla
anılmış..
Günlerden bir gün çaddere mahallemizde yaşayan Acayip Koca
ve Gaffar koca denilen bu iki kişi sohbet ediyorlarmış ve bu kişilerde de Tik
hastalığı varmış,Bunlar sohbetleri esnasında birisi devamlı başını öne
sallayarak konuşur,diğeride sağa sola sallayarak konuşuyormuş,bu sohbete tanık
olan Deli sülüman amca onlara hitaben” ihi ihi yahu siz neden böyle
yaparsınız..biriniz sana sorarım sana sorarım diğerinizde sorarsan ne halt
edeceksin der gibi” diye onların kahkaha atmalarına vesile olmuştur.
Deli sülüman beynelminel serbest bir hayat yaşadığı
için Hadim-Bozkır-Üç pınar ve Konya da yaşamı ş olup bu esnalarda Bozkırda
yaşayan Saliha namıyla anılan namazında niyazında olan insani duyguları yüksek
olan Şehriban isimli bir kadın deli Sülüman’ı tanıyormuş ve onun iyi bir
insan olduğunun farkındaymış.
Şahsımda hemen hemen her hafta Cuma günleri Pazar ihtiyaçları için
bozkır pazarına giderdim,ve bahsettiğim Şehriban Teyzede Rahmetli babam
Topal hoca Ali yi tanıyor ve şahsımı da biliyormuş ve bana dedi
ki,”hocamın oğlu Hasan senden bir ricam var,eğer yükün ağır değilse iki çarşı
kömbesi alsam da Deli sülümana götürüversen “dedi,yükün ağı değilse demesinden
kastı zira,o vakitlarde araba imkanı yoktu Pazar ihtiyaçlarımızı eşek
sırtında taşırdık..Hülasa ben gönderdiği ekmekleri emanetime alıp Heybeye
koydum ve kasabaya geldim…evimizin önündeki balkonda annem babam ile oturup
sohbet ediyorum bir taraftanda aklımda Şehriban teyzenin gönderdiği deli
sülümanın ekmeklerini ona nasıl ulaştırmanın düşüncesindeydim ki tam o
esnada deli sülüman evin önünden geçtiğini gördüm ve sevindim.benim hizama
geldi ” ihi ihi sen Bozkırdan mı gelidin?” dedi bende evet sülüman amca dedim
ve neden sordun dememle birlikte” yahu hasan benim canım tazece bir çarşı
kömbesi çekti de ondan sordum …!”dedi o andan şahsımda
irkilincesine bir durum hissettim çünkü Ekmekleri gönderen Şehriban teyze
Garbip deli sülümanın amcanı canı taze bir çarşı kömbesi çekmiştir demişti,ve
ben derhal kalkıp ekmekleri getirdim ve Sülüman amca Şehriban teyzenin selamı
var ve bu kömbeleri sana gönderdi diyerek kendisine verdim,
Yine aylardan bir şubat ayı içerisinde yürüyerek Bozkır pazarına
gidiyoruz ve biraz dinlenmek amacı ile üç pınarda bir kahvehaneye saptık ve
çaylarımızı yudumlarken kapı açıldı elinde beyaz bir yün çorapla bizim deli
sülüman içeri girdi,Süleyman amca her şahsın mutlaka şakasına maruz kalan bir
insandı ve burada da öyle oldu,bende ona takılmak ve eğlenmek düşüncesi ile
içimden bir plan kurdum,bu çoraba talip olayım,piyasada çorap kısa ise 5 lira
uzun boylu olursa 10 lira ederdi,orta boylu ise 7,5 liraya anlaşırız gibilerden
içten içe düşünürken sanki sülüman amca benim planı sezercesine yanıma
yaklaştı
Bana hoş geldin dedi.bende sağol dememe mütekiben şaka olsun
babında ,sülüman amca bu çorabı bana satarmısın dedim,önce benim gözlerimi bir
süzdü eha satış amaçlı gelmedim ama satsamda iyi olacak dedi,kaç para isten
dedim sülüman amca “10 lira desem nasıl olur gerçi senin 7,5 lira veresin var
öylemi ?”dedi..bende ama o çorabı sana hediye etmişler ayağın sıcacık olsun
diye,sen giyinmelisin dedim,ve yalın olan ayağına giyindi,..
Yine bir kış günü kasabamız kahvesine girdim sobanın başına oturup
çayımı yudumlarken sobanın diğer kısmında deli sülümanı fark ettim,yoğun kış
günü olmasına rağmen karnı eğreti giyilmiş gömleğinden sarkıç açık vaziyette
saçı başı açık gömle ve ceketine iliştirdiği iplik, cüzdan ,tesbih ve caput
parçaları hülasa başını göğsüne dayamış derin derin uyuyor..
Bu esnada ben çayımı içtim,çay parası vereceğim ama üzerimde 100
lira var içtiğim çay ise 10 lira şimdi kahveciye yüz lira versem kahvecinin
parayı bozmasında sıkıntı olur endişesi içindeyken bir taraftan da para bozulsa
da şu sülüman emmiye üç beş kuruş verip hayır duasını alsam diye
düşünüyordum,birden bire sülüman amca başını göğsünden kaldırıp bana dönerek
“ihi ihi diyerek hani sen bana para verecektin ne oldu” dedi,bende evet
Süleyman amca verecektim ama miktarını unuttum dedim.ve sülüman amca “eyha
15-20 lira olsa olur dedi,,
DELİ SÜLÜMAN (Süleyman GÜVERCİN)
ARADIĞINIZ ADAMLAR BURADAN GEÇMEDİ..!
Bozkır ilçesinde otelde kalan bir çok müşterilerinden iki kişide bizim köylü imiş ve geceyi otelde geçiren köylülerimiz o zamanın şartları gereği köyümüze yürüyerek gidecekleri için sabahın serininden istifade etmek amaçla erkenden kalkıp yola koyulmuşlar,ve yine otelde kalan başka bir kişinin gece cep saati çalınmış,saati çalınan şahıs jandarmaya haber vermiş saatim çalındı diye..jandarma adama sormuş saatini kimler çalabilir diye…! adam da benim saatimi çalanlar dedem köylü çünkü onlar çaldı sabahın erken saatinde köylerine doğru kaçtılar demiş,, jandarma süratli bir şekilde kasabamıza doğru giden yola yönelmişler bozkır çıkışında bir yerde Deli sülümana rastlamışlar,ve sormuşlar buradan dedem köylü iki kişi geçti mi diye,deli sülüman da, evet iki kişi geçti biraz önce demiş jandarma yoluna devam etme esnasında Deli sülüman jandarmaya demiş ki,sizin aradığınız adamlar buradan geçmedi,boşu boşuna gitmeyin o istikamete demiş…!
Jandarma Deli Sülümana dönerek “senin gibi çulsuzun sözüne mi inanacağız demiş”o zaman haydi gidin demiş ve eklemiş “geri dönüp bana yine soracaksınız demiş… ve jandarmalar dedem köylülerin peşine gidip bir müddet sonra onları yakalayıp üzerlerini arar ve saatı bulamaz ve kişilerinde hırsız olamayacağı kanısına varıp onları serbest bırakır ve hızlıca geri dönerler,ve kendi aralarında ulan adama çulsuzun delinin teki dedik sözünü dinlemedik boşu boşuna bu sıcakta yorulduk diyerek tekrar çulsuzun teki dedikleri Deli sülümanın yanına gelirler ve sülüman açmaya jandarma sorar,sen neden bize aradığınız adamlar onlar değil dedin,yoksa saati sen mi çaldın? Derler, Sülüman amcada “siz saati çalanları gördü mü veya sen mi çaldın diye mi sordunuz sanki…siz iki adam geçti mi dediniz bende geçti ama sizin aradığınız Onlar değil dedim” demiş bunun üzerine jandarma bir tuhaflık ve birazda mahcubiyet içerisinde olur ve ona karşı yaptığı delinin teki ve çulsuz adam hitabından dolayı kendince Sülüman amcanın gönlünü almaya çalışır ve oradan jandarma ayrılmak üzeredir ki
Sülüman amca jandarmaya döner ve” sizin aradığınız adam,falanca köye giden yol üzerindeler ve aradığınız da adamlarda” der..
Jandarma ,ama zaten saati çalınan adamın köyünün yolu orası sanki kendi köylüsü mü çalacak sanki diye de içten içe biraz düşünüp mantık yürütmeye çalışmışsa da sülüman amcaya ses etmeyip, bu kez ne olursa olsun sülüman amcanın bu sözlerine istinaden gider ve kişileri yakalar ve yakaladıkları kişinin birisi saati çalınan adam ve diğeri de onun samimi arkadaşı imiş ,Jandarma saati çalınanın yanındaki arkadaşının üzerini arar birde ne görsün saat onun üzerinde çıkar. Olay çözülür,ve jandarmalar bu enteresan durum karşısında Deli sülüman’ı epey arayıp kimdir- nedir diye merak ederler,onu buluca misafir etmek istemişlerse de onun hiçbir vakit özel bir ayrıcalık isteme gibi bir yapısı asla mümkü değildi,bir lokma ekmek parçası için ikram edene büyük dualar eder,yerken de en az 7 defa besmele çekmeden ağzına almaz,her yudumunun arasında şükür ederdi,
Bu ve benzeri bir çok hatıraları olan Deli Sülüman lakaplı (Süleyman GÜVERCİN)’in Elvan adında bir başka kardeşi yoktu,hayatında hiç evlenmeden dünyadan geçmiştir.
Derleyen : (Merhum) HASAN BİLGİLİ
Yorum Yazmayı Unutmayın